Geçtiğimiz
hafta sonu, havanın kapalı olmasından kaynaklanan mahmurlukla ne yapsam acaba
diye düşünürken aklıma çoktandır yapmayı ertelediğim bir şey geldi. Kendime bir
fincan çay koyup biraz temizlik yapmak üzere bilgisayarımın başına oturdum.
Kendimce zaman aşımına uğramış bir sürü dosyayı, belgeyi silerken karşıma
‘Gülümsemenin Sırrı’ diye kaydettiğim bir belge çıkıverdi. Ne zaman, nerden
bulup kaydettiğim ve de kime ait olduğunu hiç bilmediğim bu satırları sizlerle
de paylaşmak istedim. Bu güzel cümlelerin sahibine bir kez daha teşekkür ederim
bana gülümsemenin önemini ve güzelliğini hatırlattığı için.
30 Ekim 2012 Salı
29 Ekim 2012 Pazartesi
25 Ekim 2012 Perşembe
21 Ekim 2012 Pazar
KAÇIŞ YERİM
Bence hayatta hepimizin bir kaçış
yeri olmalı. Kendimizle başbaşa kalabileceğimiz, bir şey düşünmeden sadece
etrafı izleyeceğimiz, varsa eğer aradığımız cevaplar, oradaki seslerin bize
aradığımız cevapları yavaşça fısıldadığı bir yeri olmalı hepimizin.
Bu yerin illa ki çok sakin, gözlerden
uzak bir yer olmasına gerek yok. Burası yemyeşil bir parkın ahşap bankları,
sahildeki bir kaya parçasının üstü ya da sıcacık bir çay bahçesi olabilir.
Önemli olan kendimizi nerede iyi ve huzurlu hissediyoruz, nerede kendimizle baş
başa kalıyoruz. İşte orası bizim kaçış yerimiz!
Ben bugün böyle bir yer keşfettim ve
bu satırları oradan yazıyorum. Garip bir heyecan var içimde. Bir yandan herkese
söyleyip buraya getirmek ve bu güzel yeri paylaşmak istiyorum, bir yandan da 'sus
kendine sakla, canın istediğinde kaçıp gelirsin' diyorum. Şimdilik karar
veremedim ne yapacağıma. Önümde çayım, bir yandan bu satırları yazıyorum, bir
yandan arkamdaki turist grubun coşkulu kahkahalarına ortak oluyorum, bir yandan
da muhteşem manzaranın keyfini çıkartıyorum.
Yaşadığım huzuru kelimelerle tarif
etmem çok zor ama hissediyorum ki bundan sonra benim ‘kaçış yeri’m burasıdır J
Not 1: Bu arada burayı bulmamı sağlayan iki kişiye de çok
teşekkürler :)
Not 2: Resim bana ait değil ama benim
çektiğime çok benziyor JJ
8 Ekim 2012 Pazartesi
NASILSIN?
Ne kadar basit bir soru
değil mi? Ve hiç dikkat ettiniz mi gün içinde farkında olmadan ne kadar çok
kullandığımızı?
Nasılsınız gerçekten? GERÇEKTEN nasılsınız? Genelde “İyiyim ya n’olsun? Senden ne haber?” ya da buna benzer kaçamak cevaplar verip, nasıl olduğumuzun farkına bile varmadan günlük hayatın hengâmesi içinde kaybolup gitmeye devam ediyoruz. Kendimizi es geçtiğimiz gibi, karşımızdakinin de cevabını dinlemiyoruz. Sadece dinler gibi yapıyoruz.
Aslında hiç sabrımız yok! Herhangi bir çabamız da yok kendimizi dinlemek, bulmak ya da keşfetmek için. Belki de bulacaklarımızdan korktuğumuz içindir bu kaçış kim bilir? Olmuyor bir türlü kendimize dönmeyi beceremiyor ve hayatta kendimize ait bir sürü şeyi teğet geçip gidiyoruz.
Bu yüzdendir ki duygularımızı, nasıl hissettiğimizi bir iki tane surat ikonuyla göstermek daha kolayımıza geliyor.
Nasılsınız gerçekten? GERÇEKTEN nasılsınız? Genelde “İyiyim ya n’olsun? Senden ne haber?” ya da buna benzer kaçamak cevaplar verip, nasıl olduğumuzun farkına bile varmadan günlük hayatın hengâmesi içinde kaybolup gitmeye devam ediyoruz. Kendimizi es geçtiğimiz gibi, karşımızdakinin de cevabını dinlemiyoruz. Sadece dinler gibi yapıyoruz.
Aslında hiç sabrımız yok! Herhangi bir çabamız da yok kendimizi dinlemek, bulmak ya da keşfetmek için. Belki de bulacaklarımızdan korktuğumuz içindir bu kaçış kim bilir? Olmuyor bir türlü kendimize dönmeyi beceremiyor ve hayatta kendimize ait bir sürü şeyi teğet geçip gidiyoruz.
Bu yüzdendir ki duygularımızı, nasıl hissettiğimizi bir iki tane surat ikonuyla göstermek daha kolayımıza geliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)