30 Ekim 2012 Salı

Gülümsemenin Sırrı


Geçtiğimiz hafta sonu, havanın kapalı olmasından kaynaklanan mahmurlukla ne yapsam acaba diye düşünürken aklıma çoktandır yapmayı ertelediğim bir şey geldi. Kendime bir fincan çay koyup biraz temizlik yapmak üzere bilgisayarımın başına oturdum. Kendimce zaman aşımına uğramış bir sürü dosyayı, belgeyi silerken karşıma ‘Gülümsemenin Sırrı’ diye kaydettiğim bir belge çıkıverdi. Ne zaman, nerden bulup kaydettiğim ve de kime ait olduğunu hiç bilmediğim bu satırları sizlerle de paylaşmak istedim. Bu güzel cümlelerin sahibine bir kez daha teşekkür ederim bana gülümsemenin önemini ve güzelliğini hatırlattığı için.
 

 

21 Ekim 2012 Pazar

KAÇIŞ YERİM



Bence hayatta hepimizin bir kaçış yeri olmalı. Kendimizle başbaşa kalabileceğimiz, bir şey düşünmeden sadece etrafı izleyeceğimiz, varsa eğer aradığımız cevaplar, oradaki seslerin bize aradığımız cevapları yavaşça fısıldadığı bir yeri olmalı hepimizin.
 
Bu yerin illa ki çok sakin, gözlerden uzak bir yer olmasına gerek yok. Burası yemyeşil bir parkın ahşap bankları, sahildeki bir kaya parçasının üstü ya da sıcacık bir çay bahçesi olabilir. Önemli olan kendimizi nerede iyi ve huzurlu hissediyoruz, nerede kendimizle baş başa kalıyoruz. İşte orası bizim kaçış yerimiz!
 
Ben bugün böyle bir yer keşfettim ve bu satırları oradan yazıyorum. Garip bir heyecan var içimde. Bir yandan herkese söyleyip buraya getirmek ve bu güzel yeri paylaşmak istiyorum, bir yandan da 'sus kendine sakla, canın istediğinde kaçıp gelirsin' diyorum. Şimdilik karar veremedim ne yapacağıma. Önümde çayım, bir yandan bu satırları yazıyorum, bir yandan arkamdaki turist grubun coşkulu kahkahalarına ortak oluyorum, bir yandan da muhteşem manzaranın keyfini çıkartıyorum.
 
Yaşadığım huzuru kelimelerle tarif etmem çok zor ama hissediyorum ki bundan sonra benim ‘kaçış yeri’m burasıdır J
 
Not 1: Bu arada burayı bulmamı sağlayan iki kişiye de çok teşekkürler :)
 
Not 2: Resim bana ait değil ama benim çektiğime çok benziyor JJ
 


 

8 Ekim 2012 Pazartesi

NASILSIN?

Ne kadar basit bir soru değil mi? Ve hiç dikkat ettiniz mi gün içinde farkında olmadan ne kadar çok kullandığımızı?
Nasılsınız gerçekten? GERÇEKTEN nasılsınız? Genelde “İyiyim ya n’olsun? Senden ne haber?” ya da buna benzer kaçamak cevaplar verip, nasıl olduğumuzun farkına bile varmadan günlük hayatın hengâmesi içinde kaybolup gitmeye devam ediyoruz.  Kendimizi es geçtiğimiz gibi, karşımızdakinin de cevabını dinlemiyoruz. Sadece dinler gibi yapıyoruz.
Aslında hiç sabrımız yok! Herhangi bir çabamız da yok kendimizi dinlemek, bulmak ya da keşfetmek için. Belki de bulacaklarımızdan korktuğumuz içindir bu kaçış kim bilir? Olmuyor bir türlü kendimize dönmeyi beceremiyor ve hayatta kendimize ait bir sürü şeyi teğet geçip gidiyoruz.
 
Bu yüzdendir ki duygularımızı, nasıl hissettiğimizi bir iki tane surat ikonuyla göstermek daha kolayımıza geliyor.