14 Eylül 2012 Cuma

BİZE GEREKEN ....

Hepimizin hayatında her gün bir sürü şey olup bitiyor. Her yeni günle birlikte iyi-kötü birçok yeni olayla karşılaşıyor, kimine gülüp geçiyor kimine de kızıp üzülüyoruz.
Bir de bazı şeyler var ki, gözümüzün "hemen" önünde durmalarına rağmen onları bir türlü görmüyor, fark edemiyoruz. Ta ki başımıza kötü bir şey gelene kadar!
Geçenlerde okuduğum bir kitapta tam da bu durumu anlatan bir cümle vardı. Yazar aynen şöyle diyordu : "Ne yazık ki başımıza bir hastalık ya da kötü bir şey gelmeden kendimize çeki düzen vermiyoruz." Ne kadar da doğru diye düşündüm. Yolunda gitmeyen şeyleri, bizi mutsuz eden kişileri ve/veya durumları hayatımızdan ancak başımıza kötü bir şey gelince çıkartıyoruz.
Bunları düşündüğüm sıralarda çok yakın bir arkadaşım tatsız bir olay yaşadı ve yaşadıklarından dolayı kendine kızdı. "İnsan hayatında memnun olmadığı şeyleri değiştirmek için neden illa bir felaket olmasını bekler? Neden öncesinde göremiyor ya da gördüğümüz halde bunu düzeltemiyoruz? O kadar kişisel gelişim, psikoloji kitabi okuyor, seminerlere gidiyoruz ama yine de o kırılma noktasına gelmeden neden bir şey yap(a)mıyoruz?" diye soruları ardı ardına sıraladı. Aslında o kadar, o kadar hâkli ki!
Hayatin içinde çok kereler kırılma noktasına geliyoruz ama nedense biz hiç kırmıyoruz da her seferinde kırılan biz oluyoruz. Kırılmadan, canımız acımdan bir şeyleri değiştirmekte çok zorlanıyoruz.
Yaklaşık 2 sene önce, büyük bir heyecan ve aşkla başladığım 11 senelik mesleğimin beni eskisi kadar tatmin etmediğini fark ettim. Ne yazık ki, yaptığım işten eskisi kadar heyecan duymuyordum ve bu durumdan dolayı da oldukça huzursuz ve mutsuzdum. Ancak bunu değiştirmek için de bir şeyler yapmıyordum. Çok ciddi bir kaza geçirip 3 ay evde yatmak zorunda kalıncaya kadar da bir şey yapmadım doğrusu. O kaza benim kırılma! noktamdı ve bana artık kendim için sevdiğim, istediğim şeyi yapmam gerektiğini işaret ediyordu. 
Tabi ki kolay olmadı bir takım kararları vermek.  11 senelik kariyerimi geride bırakmaktan, ne yapacağımı, nasıl yapacağımı net olarak görememekten, parasız kalmaktan ve daha bir sürü şeyden korktum. Bazı günler kararımdan vazgeçer gibi oldum ama ailemin ve erkek arkadaşımın (simdi eşim olur kendisi J ) büyük desteği ile beni daha mutlu edecek bir hayata adım atabildim.  Simdi iyi ki de o cesareti göstermişim diyorum kendi kendime. Ama o kaza olmasaydı bu kararı alabilir miydim bilemiyorum. Belki birkaç sene daha kararsızlık içeresinde bocalar dururdum.
Peki, gerçekten bazı şeylerin farkına varmamızı engelleyen ne? Ya da olumsuz olan şeyleri değiştirecek ve belki de bizi özgür kılacak o ilk adımı atmaktan alıkoyan şey nedir acaba?
Korku? Cesaret edememe? Bildiğimiz, tanıdığımız bir yerde olmanın verdiği rahatlık ve güven duygusu? Bazı şeylerin işimize gelmemesi? Etraf ne der endişesi?
Bunların hangisi?
Belki biri, belki de hepsi...
Bence en önemli şey bizi mutsuz eden, üzerimizde negatif etkisi olan kişi ve olayların, bazen uzun zaman alsa da, farkına varmak ve hemen ardından kırılıp dökülmeyi beklemeden kendi mutluluğumuz için o ilk adımı atabilmek. Bunun için de ihtiyacımız olanın biraz deneyim, sevdiklerimizin desteği ve de bolca da cesaret olduğunu düşünüyorum. Ya siz?

 

4 yorum:

  1. Aynen katılıyorum Raykacim... Sanırım ilk is olarak 1 hafta daha yatacagim yatagimda uzun zamandır yapmam gereken temizliği yapacagım:)) cep teli ve FB listesinden mı başlasam acep?

    YanıtlaSil
  2. Bence hiç durma ve hemen başla. Hoşnut olmadıklarını çıkartalım ki hayatımızdan yerine yenileri, daha güzelleri gelsin :))

    YanıtlaSil
  3. kendimi sanki en beğendiğim kişisel gelişim kitabını okurken buldum :) okadar yalın ve güzel anlatmışsınız ki.Teşekkür ederim buralarda birinin yaşamına çok şey kattınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Burcu bu güzel sözlerin için çok çok teşekkür ederim.
      Kalbine dokunabildiysem ne mutlu bana :))
      Bil ki senin yorumun da benim için çok şey değiştirdi.

      Sevgiler

      Sil

Yorumlarınızı okumak benim için büyük keyif. Her zaman beklerim :))