26 Eylül 2012 Çarşamba

'AN'DA KALMAK

Sadece şu ‘an’ var, içinde bulunduğumuz ‘an’. Daha fazlası değil. Konuya bu şekilde direkt girdim çünkü aklımdan geçenleri daha net, daha açık nasıl ifade edebilirim bilemedim. Size uzun uzun zaman kavramından, farklı felsefelerden, yaşam biçimlerinden bahsedecek, beni aşan konular hakkında ahkâm kesecek değilim. Zaten anlatmak istediğim şey de kısa. Her gün, her dakika duyduğumuz o “anı yaşa” lafı var ya işte o! Her şeyin özü o. Bu hayatta mutlu olmak istiyorsak bulunduğumuz anda kalmayı başarmamız gerekiyor. Hani bazen diyoruz ya ‘boş ver kalsın şimdi, sabaha bakarız.’. Yok öyle değil. Yarın sabah ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Yapmamız gereken şimdinin, bu anın tadını çıkartmak. Belki sabah hiç olmayacak. Bırakın sabahı, 5dk sonra bile nerde ve nasıl olacağımızı bilmiyoruz, bilemiyoruz. Bir an varız, sonrası bilinmezliklerle dolu.
Uzun uzun planlar yapıyor, listeler çıkartıyor, takvimde bazı tarihleri yuvarlak içine alıp ajandalar tutuyoruz. Ama bunların hepsi boş. Bazen gelen bir telefonla her şey bir anda tepetaklak oluveriyor. Tüm planlarımız değişiyor, hayat başka bir yöne doğru akmaya başlıyor.
Peki, plan yapmayalım mı?


İçinde bulunduğumuz çağın bir gereği olarak, elbette ki planlar yapacağız, geleceğimizi düşünüp bir takım kararlar alacağız ve aldığımız bu kararları uygulamak için de uğraşıp duracağız. Kimi zaman daha olamamış belki de hiç gerçekleşmeyecek şeyler için endişelenip korkacağız. Bunlarda ne yazık ki kaçış yok!  Hele ki büyük şehirlerde yaşıyor , büyük şirketlerde çalışıyorsak, ne hikmetse zaman biraz daha hızlı aktığından mıdır nedir, daha da çok plan yapıp ajandalarımıza daha da bağımlı bir şekilde yaşar hale geliyoruz. Ama yine de hayatın özünü, ‘şimdi’yi kaçırmamaya bakalım, tamam mı?
O anda yaşadığımız, yaptığımız neyse veya tam karşımızda oturan kimse hiçbir şeyin ondan daha önemli olmadığının farkına varalım ve o anın tadını çıkartmaya bakalım. Ancak o zaman mutlu olabilir , yaşadığımız hayattan zevk alabiliriz.
'Sonra ararım.’ ‘Yarın yaparım…’ diyerek ertelediklerimizi tekrar yakalama şansımız olmayabilir. Bunları içiniz kararsın, aklınız başınıza gelsin filan diye yazmıyorum. Bir süredir benim ve ailemin üzerinde sanki kara bulutlar dolaşıyor. Ne yazık ki arka arkaya bir sürü tatsız olay yaşamak zorunda kaldık. Yaşadığımız bu olaylardan aldığım, çıkarttığım ders de bugünkü yazımın konusunu oluşturdu ve sizlerle paylaşmak istedim.
Umarım hepimiz ‘an’da kalmayı ve hayattan daha çok keyif almayı başarırız.

 
Sizlere konuyla ilgili okuyup çok beğendiğim iki kitabı tavsiye etmek isterim. İyi okumalar J

1.      The Power of Now /Şimdinin Gücü – Eckhart Tolle

2.      Yavaşla! / Hayattan Bir Defa Geçeceksin - Dr. Kemal Sayar
       http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=117808&sa=119727727

 

 

 

 

 

3 yorum:

  1. bu pencere bilgisayarımda birkaç gündür açıktı ve ancak şimdi okuyabildim. dün gece hayatım alt üst oldu diyebilirim ve üzüntüden yataklara düşmüş durumdayım bugün. o nedenle ilaç gibi geldi bu yazı şimdi, teşekkür ederim, hep yazın, elleriniz dert görmesin:)

    YanıtlaSil
  2. Umarım daha iyisinizdir. Maalesef hepimizin böyle dibe vurduğu anlar var hayatta ama yukarı çıkmak için bazen o dibi görmek gerekiyor. Sizin için yapabileceğim birşey var mı?

    Bu arada güzel ve nazik yorumunuz için de çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. teşekkür ederim, sormanız kafi, dost tavırlı yaklaşımınız mutluluk verici, siz hep yazın, yazdıklarınız denize atılmış bir şişedeki mektup gibi umarsız olsa bile, bir yerlerde birilerine şifa oluyor işte... ve bugün daha iyiyim, ilk şoku atlattım, şimdi çok daha iyi hissediyorum, bu arada gerçekten grip olmuşum, şifayı kapmışım:)) yeniden yükselebilmek için dibe vurmak fikrinize de katılıyorum, yeter ki diplerden ellerimizde çamurlarla çıktığımızda bile öğrenmiş, yenilenmiş , güzelleşmiş olsun gönlümüz:)

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı okumak benim için büyük keyif. Her zaman beklerim :))